24 Eylül 2009 Perşembe

Telefon etmeyen iPhone klonu

Çin iPhone'u kopyalamaya bayılıyor: İşte yeni bir iPhone kopyası; ama bu kopya cep telefonu değil. MMDD markasıyla Çin'de üretim yapan firma Apple'ın tasarım anlayışından etkilenmiş olacak ki MD-520 GPS aygıtlarında hem simgeleri iPhone'dan "esinlenerek" hazırladılar; hem de tasarım konusunda ufak bir kopya çektiler... 12mm'lik kalınlığı, 5 inçlik geniş ekranı, 480x272 ekran çözünürlüğü ve 16:9 en-boy oranı ile güzel tasarlanmış bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Flash uygulamalar bu cihazda çalışıyor. Ekran görünümü gayet şık ve parlak renkler ön planda. Aslında sanki bu ürün Apple'ın bir ürünüymüş hissi veriyor. Ayrıca bu ürünün şimdi sıralayacağımız özellikleri desteklemesi gerçekten onu sıra dışı bir model haline getiriyor. Bluetooth destekli, FM radyo, eBook okuyucu ve Wma, Mp3, Wav, Wmv, Mp4, Asf, Avi oynatıcı ve henüz adını öğrenemediğimiz bir kelime işlemci uygulaması ile gerçekten çok başarılı bir ürün. Ayrıca Jpg ve Bmp uzantılı resimlerinizi de bu cihaz ile görüntüleyebiliyorsunuz. Ürünün fiyat bilgileri henüz belli olmadı ama yakın zaman içerisinde onunda belli olacağını belirtmekte fayda var. hurriyet.com.tr

İnternetin nüfus sayımı

Haberler Anında Cebinizde Hürriyet Mobil Haberler Anında Bilgisayarınızda Haber Alarmı Haber Kaçırmaya Son Hürriyet Mind Sitene Haber Ekle Kazan Bumerang Sizce 1999'da kaç kişi internet kullanıyordu? Peki şimdi kaç kişi olduk? İnanılmaz rakamlar burada... Bundan 10 yıl önce dünya çapındaki internet kullanıcı sayısı sadece 4 milyonun biraz üzerindeydi. 2009'da ise internetin nüfusu tam 100 kat arttı. Peki bu nüfus artışı ne şekilde gerçekleşti ve dünyanın hangi bölümlerindeki artış daha büyük? İşte yanıtlar... 1999 yılında dünya üzerindeki internet kullanıcısı sayısı sadece 4.190.000 kişiden ibaretti. Yoğunluk ise Kuzey Amerika ve Japonya'daydı. Aradan üç yıl geçtikten sonra 2002 yılında internet büyük bir hızla genişledi ve kullanıcı sayısı tam 66.027.00 kişiye ulaştı. Kuzey Amerika ve Japonya kullanıcı sayısını daha da arttırdı ama artık Avrupa'da da internet yaygınlaşmaya başlamıştı. 2002 yılında Kuzey Amerika'da her 100 kişiden 21 ila 31'i internet kullanıcısıyken aynı tarihte ülkemizde ise internet kullanımı %1'in altındaydı. 2004 yılına gelindiğinde internetin zaten yaygın olduğu bölgelerde kullanıcı sayısı daha da artmaya başladı ve internet Afrika'ya girmeye başladı. 2002 aynı zamanda Kuzey Avrupa'nın internet kullanıcı yoğunluğunun hızla arttığı yıl olarak dikkat çekti. İnternetin toplam nüfusu 157.950.000 kişiye ulaşmıştı. 2007'de Türkiye'de internet patlaması yaşandı. Sadece 3 yıl önce kullanım oranı %1'in altında iken bu yıl oran %7'nin üzerine çıktı. Diğer yandan ABD, Japonya, Skandinavya ve Batı ve Kuzey Avrupa'da kullanıcı oranları %21 ile %31 arasında oranlara ulaştı. Toplam internet kullanıcı sayısı ise 350.276.000 oldu. 2008'de kullanıcı sayısı 412.010.000 kişi oldu ve internete en az ilgi gösteren Afika'nın büyük bölümüne internet ulaştı. 2009 yılı ile ilgili net bilgiler henüz toplanmadı ama nüfusun 500 milyona yaklaşmış olduğu tahmin ediliyor. hürriyet

Çin virüsünün sırrı

Google hayatı sadece sıradan kullanıcılar için kolaylaştırmıyor. İşte Çin virüsünün Google sırları... Google'ın hizmetlerinden biri olan Google Groups yıllardır internet kullanıcılarının bilgi alışverişi yapmasına yardımcı oluyor. Fakat yeni ortaya çıkan bir duruma göre Groups sadece kullanıcılar arasındaki bilgi alışverişine değil, artık hacker ve yazdığı virüs arasındaki bir haberleşmenin de merkezi haline gelmiş durumda. Güvenlik uzmanlarının ortaya çıkardığı virüs, kullanıcıların PC'lerine yerleştikten sonra internete bağlanıyor ve Google Groups'ta farklı başlıkları gezmeye başlıyor. Bu başlıklar altındaki yazıları inceleyen virüs escape2sun adlı özel bir Google grubuna giriş yapıyor ve buradaki Çince başlıkları incelemeye başlıyor. Virüs buradan kendisine özel olarak hazırlanmış olan haberi bulunca, başlığın içerisindeki komut satırını kendisine kopyalayarak, kullanıcının bilgisayarında çalıştırıyor. Virüs ayrıca Google Groups'taki başlığa eklenmiş dosyaları da PC'lere indirebiliyor. Konuyla ilgili bir inceleme yapan Symantec, virüsün fazla yayılmadığını ve dolayısıyla çok düşük risk taşıdığını açıkladı. hürriyet

Microsoft'un ses getiren bedava anti-virüsü Security Essentials'dan yeni haberler var!

Microsoft, ücretsiz anti-virüs yazılımının final sürümünün yakında çıkacağını beta testinde kendisine yardımcı olan kullanıcılara şu mesajla duyurdu: "Microsoft Security Essentials önümüzdeki haftalarda kullanıma sunulacak" Bu hizmet ücretli anti-virüs yazılımı Windows Live OneCare'in satışı rafa kaldırıldığında duyurulmuştu. Test duyurusundan sadece bir gün sonra gereken 75.000 kişiye ulaşılmış ve beta testine kullanıcı alımı durdurulmuştu. Microsoft Security Essentials diğer anti-virüs yazılımlarının aksine düşük bir profil sergiliyor. Kullanıcının varlığını bile unutabildiği bu güvenlik yazılımı, bazı tanınmış anti-virüs yazılımlarının bulamadığı zararlı yazılımları da tespit edebiliyor. Özellikle Facebook üzerinden bulaşan Koobface'e karşı etkili olduğu biliniyor. Geniş kapsamlı anti-virüs yazılımlarının yerini alacak çapta olmasa da düşük ve orta seviye anti-virüs koruması olarak oldukça yararlı. Bu ücretsiz yazılım hakkındaki detayları yazının başında verdiğimiz bağlantıdan okuyabilirsiniz. hurriyet.com.tr

Yeni Bir Türk Oyunu!

Son yıllarda artış gösteren Türk oyunlarına bir yenisi daha eklendi. Terör Harekatı adlı yapım, tek bir Türk tarafından yapıldı. Yeni bir Türk oyunu, hem de FPS. Terör Harekatı adını verdiği yapımında tek başına çalışan Ali Bolat, Game Maker 7 Pro yazılımını kullanarak bir oyun geliştirmeyi başardı. 3 boyutlu olarak hazırlanan yapımda, can kapsülü yerine ayran içerek sağlığımızı dolduruyoruz. Rehinelerin kostümleri de ya kazak ve pantolan ya da Türk Milli Takımı forması şeklinde tasarlanmış. Yapımı indirmek ve hakkında ayrıntılı bilgi almak için tıklamanız yeterli. Terör Harekatı'nın konusu şu şekilde: "Dış güçlerin politikaları, ülke içindeki karışıklığı kat ve kat artırmayı hedefliyordu. Bu yüzden çok gizli ve profesyonel bir örgüt kurdular. Örgüt terör faaliyetleri planlayacak ve bunları gerçekleştirecek ya da gerçekleştirtecekti. Bu durumdan, istihbarat birimlerinin de haberi oldu ve ülke içindeki örgütün kanlı oyunları başlamadan bitirmek için çok özel bir grup oluşturuldu. Bu gruptakilere terör örgütünü her ne şekilde olursa olsun bitirme görevi verildi." Daha fazlası için ShiftDelete.Net sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Microsoft'tan görüntü arama motoru

Yazılım devi Microsoft, kendi arama motoru Bing’de görüntü aranmasına olanak sağlayan bir hizmetin beta versiyonunu başlattı. Microsoft’un başkan yardımcısı Yusuf Mehdi ABD’nin San Francisco kentinde düzenlenen TechCrunch50 teknoloji konferansında yaptığı açıklamada, bu görsel aramanın, bilgi arama ve bulmanın daha grafik bir yöntemi olduğunu belirtti. Yeni görüntü arama motoruyla, yüzde 20 daha hızlı görüntü sonucu bulmanın mümkün olduğunu ifade eden Microsoft yetkilileri, bunun büyük bir kataloğu sayfa sayfa karıştırmaya benzediğini kaydettiler. Microsoft, Google’ın egemenliğindeki internet arama ağında rakip olduğu Bing arama motorunu üç ay önce başlatmıştı. milliyet

Ücretsiz online diskler

Dosyalarınızı güvenle web’te saklayın, her yerden kolayca erişmenin rahatlığını yaşayın. Bilgisayarlarımızda sakladığımız dosyalar, yani dijital varlığımız, her geçen gün bizim için daha da önemli hale geliyor. Çok önceleri birçok kişi bilgisayarı daktilo gibi kullanır, işin bilgi depolama kısmını çok önemsemez ve sadece bir metni ya da resmi yazıcıdan çıkartmak gerektiğinde bilgisayara başvururdu. E-postanın ve dijital içeriğimizi paylaşmamıza olanak sağlayan online servislerin henüz herkes tarafından kullanılmadığı yıllarda "kişisel dijital birikim" diye bir şeyin de pek fazla önemi yoktu. Kişisel dijital birikimimiz son on yılda hızla önem kazandı. Bilgisayarlar önce ofis belgelerinin saklandığı depo oldu, sonrasında MP3 teknolojisi ve dijital fotoğraf makineleri dönemiyle çoklu ortam dosyalarının yuvası haline geldiler. Artık herkesin kişisel dijital birikimleri var. Belgeler, resimler, müzik parçaları... Bilgisayarlarımızda depoladığımız ve gerekli anlarda açıp kullandığımız, bazen de internet üzerinden arkadaşlarınızla paylaştığımız dijital birikimimiz her zaman güvende olmayı hak ediyor. Dosyalarımızı depoladığımız sabit disklerin yalnızca bir noktaya kadar güvenilir olduklarını biliyoruz. Zaman zaman fiziksel hatalarla karşılaşabiliyor, verilerimizi kaybetmekle yüz yüze gelebiliyoruz. Kaldı ki, verilerimizi kaybetmek için bir donanım bozulmasına gerek yok. Kendi hatalarımız da kendi dijital varlığımızı tehlikeye atabiliyor. Bu yüzden yedekleme alışkanlığı edinerek verileri güvence altına almakta yarar var. Hem yedekleme, hem eşitleme Olası kötü durumlarda veri kaybetmemek için önemli dosyaları internet üzerinde yedeklemek gerçekten verimli bir yöntem. Verileriniz güvenilir bir sunucuya yedeklenmişse hem başlarına bir şey gelmeyeceğini bilip içinizi rahat tutabiliyorsunuz, hem de ihtiyaç halinde dosyalarınıza her yerden ulaşabilecek olmanız içinizi rahatlatıyor... Verileri internet üzerinde yedeklemenin ya da saklamanın bir önemli avantajı daha var: eşitleme. Özellikle birden çok bilgisayar kullananlar ve önemli belgelerine farklı bilgisayarlardan erişmek durumunda olanlar için eşitleme önemli bir konu. Bu tür ihtiyaçlarınız varsa verilerinizi internet üzerinde yedeklemekten bir sonraki adımınız, farklı bilgisayarlarınızdan dosyalarınızı yine internet üzerinden eşitlemek olabilir. Şimdi dosyalarınızı ücretsiz olarak internet üzerinde saklamanızı ve bilgisayarlar arasında online eşitleme yapmanızı sağlayan servisleri incelemeye başlıyoruz. Box.net Online dosya saklama dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri olan Box.net, ücretsiz hesap açan kullanıcılarına 1 GB saklama alanı tahsis ediyor. Box.net'teki ücretsiz saklama alanınıza yükleyebileceğiniz dosyalar 25 MB'den küçük olmak durumunda. Ücretli hesaplara baktığımızdaysa dosya boyutu limitinin 1 GB olduğunu görüyoruz. Site arkadaşlarınızla aynı dosyaları kullanabilmeniz için size beş adet online klasör sağlıyor. Box.net'teki ücretsiz hesabınıza yüklediğiniz dosyaları herkesin erişebileceği şekilde kullanıma açabiliyorsunuz. Elbette paylaşacağınız içeriğin size ait olduğuna ve paylaşmaya hakkınız olduğuna emin olmalısınız. Aksi halde hakkınızda yapılacak bir şikâyetle telif hakları gibi bir sebeple hesabınız kapatılabilir. Box.net'in ücretsiz sürümü birçok kişinin online ortamda dosya saklama ihtiyaçlarını çözebilir. Ücretli sürümlerindeyse farklı paketler mevcut. Paketlerin fiyatı arttıkça gelişmiş güvenlik özellikleri ve ek fonksiyonlar devreye giriyor. Box.net'in temel iddiası ve amacı, "e-posta kutularına sıkışıp kalan" iş dünyasını buradan kurtarmak ve "online çalışma alanları" sayesinde verimliliği artırmak. Burada birden çok kullanıcının Box.net'in sağladığı alanlara aynı anda bağlanıp birlikte çalışabilmesi, anahtar özelliği oluşturuyor. DropBoks Minimalist tasarımıyla dikkat çeken DropBoks, kullanıcıyı yormamak konusunda da benzer bir tavır sergiliyor. Bir hesap açıp DropBoks'u kullanmaya başlamanız bir dakika bile sürmüyor. Web alanınıza yüklemiş olduğunuz dosyaları basitçe liste halinde görüyorsunuz ve sağ tıklamayla indirme, silme ve yeniden adlandırma gibi işlemleri yapabiliyorsunuz. DropBoks'un göze çarpan tek olumsuz yanı, Türkçe karakterleri desteklemiyor oluşu. Gelelim servisin ücretsiz olarak sunduğu imkânlara. Aynı Box.net gibi, DropBoks da kullanıcılarına ücretsiz olarak 1 GB web alanı sunuyor. Ücretsiz hesap sahibiyseniz web alanınızda saklayabileceğiniz dosyaların 10 MB'den küçük boyutta olması gerekiyor. Aylık 2, 3, 4, 5 ve 10 dolar gibi ücretlerle ek alan ve dosya boyutu limiti sağlayan paketlere geçebiliyorsunuz. Ayda 2 dolar ödeyerek sahip olabileceğiniz hesap türünde maksimum dosya boyutu 200 MB'ye yükselirken, ayda 10 dolar ödenen en kapsamlı pakette bu limit 1 GB'ye kadar yükseliyor. DropBoks ihtiyacı çözen, sizi ayrıntılarla uğraştırmadan gerekli servisi sunan başarılı bir online saklama seçeneği. Qrbitfiles.com Dosyalarınızı online ortamda saklamanızı ve istediğiniz yerden ulaşmanızı sağlayan bir başka seçenek de Orbitfiles.com. Üç farklı kullanıcı hesabı seçeneği bulunan servisin ücretsiz kullanıcılarına sunduğu imkânlar, saklama alanının genişliği dışında DropBoks ile hemen hemen aynı. DropBoks, ücretsiz kullanıcılarına yalnızca 1 GB web alanı sunarken Orbitfiles. com'dan herhangi bir ücret ödemeden tam 6 GB saklama alanı edinebiliyorsunuz. Ücretsiz hesapta saklanabilecek dosyalar için maksimum boyut 10 MB. Servisin Platon adıyla anılan ücretsiz sürümü aynı zamanda yüklemiş olduğunuz dosyaları başkalarıyla paylaşmanıza olanak tanıyor. Hesabınızı sürekli kullanmayacaksanız, Orbitfiles.com'u tercih etmemelisiniz. Zira servis üzerinde açılan bir hesap 45 gün işlem görmezse kapanıyor. Zeus Pro ve Olympus Pro isimli ücreti sürümlerdeyse hesabınıza aylarca giriş yapmasanız bile iptal olmuyor. Aylık ücretleri sırasıyla 5 ve 29 dolar olan Zeus ve Olympus paketlerinin izin verdiği maksimum dosya boyutu 1 GB. En geniş kapsamlı paket olan Olympus'a sahipseniz, hesabınızın içinde alt hesaplar açıp bu hesap kullanıcılarının birlikte çalışmalarını sağlayabiliyorsunuz. Foldershare.com Sırada biraz daha farklı yöntemlerle çalışan bir servis var. Şimdiye kadar bahsettiğimiz servislerin temel özelliği tarayıcı üzerinden çalışmaları ve servis sağlayıcının sunduğu bir web alanını kullanmamızdı. FolderShare, Microsoft'un buna benzer gereksinimleri karşılayan bir hizmeti. Windows'un bir parçası gibi çalışan uygulama bir web diski değil fakat bilgisayarınızdaki dosyaları web üzerinde paylaşıma açıyor. Yani FolderShare sayesinde bilgisayarınızı açık olduğu zamanlarda bir web diski gibi kullanabiliyorsunuz. FolderShare'i kullanmaya başlamak için öncelikle www.foldershare.com adresine giderek sunucu görevi yapacak olan yazılımı indirmeniz gerekiyor. Sitede Windows ve Mac'ler için iki farklı FolderShare sürümü bulunuyor. Programı bilgisayarınıza indirdikten sonra kurarken aynı zamanda bir FolderShare hesabı da oluşturuyorsunuz. Kurulum sırasında FolderShare hesabınızın olup olmadığı soruluyor. Bu noktada yeni bir hesap açarak ya da varsa Windows Live ID'nizi kullanarak devam edebilirsiniz. Kullanıcı hesabı kısmını da hallederek kurulumu tamamladığınızda bilgisayarınızda değişen pek fazla bir şey olmuyor. Yalnızca görev çubuğunda FolderShare simgesi beliriyor. Bir de FolderShare ile internet üzerinden bilgisayarınızdaki dosyalara erişilebilmesi için güvenlik duvarına izin tanımlamalısınız. Programın bilgisayarınıza kurulmasından hemen sonra karşınıza bir güvenlik uyarısı çıkacağından güvenlik duvarını ayarlamak için uğraşmanıza gerek kalmıyor. Uyarı karşınıza çıktığında "İzin ver" düğmesine tıklamanız yeterli. Kurulum ve erişim iznini böylelikle hallettiğinizde www.foldershare.com adresine giderek sistemi kontrol edebilirsiniz. Sitede oturum açtığınızda bilgisayarınızdaki dosyalara ulaşabiliyorsunuz. Dosyaların yalnızca kendiniz kullanabileceğiniz gibi başkalarına erişim hakkı verme olanağınız da var. Bunun için arayüzde başkalarının erişebilmesini istediğiniz dosyalardan oluşan bir kütüphane oluşturabilirsiniz. PCnet

Bunu niye daha önce kimse düşünmedi? üclü pirizler

Evlerde ve ofislerde bulunan çoklu prizlerin görünüşünden ve kullanışsızlığından yakınanlardansanız, bundan kurtulmanın ne kadar basit bir yolu olduğunu gördüğünüzde şaşıracaksınız. Bilgisayarınızı, monitörünüzü, odanızdaki telefonu, televizyonu, şarj aletlerinizi taktığınız beşli, yedili, onlu prizlerin görüntüsü gerçekten hiç hoş değildir. Kaba görünmesinin yanı sıra her yandan sarkan kablolar, farklı taraflara bakan fişler ile tam bir karmaşa haline gelen bu kablo öbeğini koyacak yer bulamazsınız. Belki de ilk kullanılmaya başlandığından beri bu tip şikayetlerle neden olan bu çoklu prizlerin yarattığı sorunlar için öyle basit bir çözüm getirildi ki, tahmin ediyoruz siz de bunu takdir edeceksiniz. Hyukjae Chang adlı tasarımcının bir ürünü olan Power Bridge'de prizler alt kısımda bulunarak üstten bakıldığında kötü görünüm sergilemiyor. Ayrıca kablolar da alt tarafta biraraya getirilerek kalabalıktan kurtulmaya çare bulunmuş. Tasarım, henüz sadece konsept halinde. Daha fazlası için ShiftDelete.Net sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Bir efsanenin dönüşü!

Bilgisayar oyunu klasiklerinden biri küllerinden tekrar doğuyor; üstelik 3D'den 2D'ye geri dönerek! Sonic geri dönüyor! Hem platformlara, hem de özüne geri dönüyor. 3D Sonic oyunlarının çöküşüyle, Sega geleneklere sarılıyor. Project Needlemouse adı altında yayınlanan bir trailer'da karakterin Sonic olduğunu anlamak hiç de zor değil. 2D grafiklere sahip oyun o eski güzel günlerdeki klasik side scroller arcade oyunlarından biri olacak. Grafiklerin 2 boyutlu olması, kötü olduğu anlamına da gelmiyor. Çünkü 2D grafikler High Definition! Daha önce Street Fighter II Super Turbo HD Remix ile denenen, klasik oyun tadını yakalama çabası bakalım Sonic'te başarılı olacak mı? Bu yeni-nostaljik SF'ın başarısızlık sebebi grafikleri değil oynanışıydı, bunu da arada hatırlatalım. İşte bu yüzden klasik oyun lezzetini verebilmesi için güzel grafikleri, sağlam bir oynanışla birleştirmesi gerekiyor. Sonuçta forumlar Sega'nın isteklerini dinlemesine sevinen oyuncuların kutlamalarıyla çalkalanmaya başladı bile. Oyun 2010 yılında çıkacak ancak henüz kesin tarih ve platformlar açıklanmış değil. Daha fazlası için www.chip.com.tr sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Kablosuz bağlantıda dev adım

Laptop'u olanlar, Wi-Fi kullananlar; bu haber sizi yakından ilgilendiriyor: İşte N'de son durum... En son kablosuz standardı olan 802.11n Wi-Fi uzun zamandır kullanımda. Bununla birlikte uzun süreden beri "draft" yani taslak olarak kullanılıyordu. Bu standart 2.5 yıldır Wi-Fi Alliance tarafından değerlendiriyordu. Aslında 2.5 yıldır taslak özellikleri kullanılıyordu. Ancak bu standardın ilk ortaya atılması 7 yıl öncesine kadar dayanıyor. Nihayet 802.11n, final sürüm olarak kabul gördü. Peki, hali hazırda kullanılan bu standardın resmen onaylanması ve tamamlandı damgasının vurulması ne ifade ediyor? Gelecek 11n ürünlerin, mevcut donanımlar ile uyumlu olacağı anlamına geliyor. Taslak haldeki 11n araçlar, mevcut en son standarda birebir uyuyor, bu da kullanıcıların gönlünü ferahlatıyor. Kısacası 300Mbps veri aktarım hızıyla mevcut en hızlı Wi-Fi teknolojisi daha uzun yıllar kullanımda olacak. Hali hazırda 802.11n Wi-Fi standardına sahip dizüstü bilgisayar kullananların, arkalarına yaslanmak dışında bir şey yapması gerekmiyor. Daha fazlası için www.chip.com.tr sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Garip bir hacker hikayesi!

İnternetten çaldığı 2.7 milyon doların çalınmasından korkan hacker, bakın parayı nereye saklamış! Hakkında üç ayrı dava bulunan Albert "Segvec" Gonzalez adlı hacker'ın bu 3 davadan ikisinin görülmesi tamamlandı. Yaptığı anlaşmalar sayesinde normalden daha az ceza alan hacker, bu suçlamalarda internetten tam 40 milyon kredi kartı numarası çalmakla suçlanıyordu. Halen devam eden üçüncü suçlama ile ilgili dava ise 130 milyon adet kredi kartı sahibini yakından ilgilendiriyor. 2008 yılında yakalandığından beri hapiste bulunan Gonzales, 250 bin dolar para cezasının yanı sıra 15 ile 25 yıl arası bir hapis cezası da alacak. Hakkında toplam 20 suçlama bulunan Gonzales'in evi de aranmış ve soygunlar sonucunda elde ettiği lüks eşyalara el konulmuştu. Polis ayrıca Gonzales'in 1 milyon dolarlık nakit parası daha olduğunu ve iş birliği yaparak bu paranın yerini de açıkladığını söyledi. Gonzales "bankalara güvenmediği" ve parasının çalınmasından korktuğu için 1 milyon dolar nakit parasını evinin arka bahçesine gömmüş. Polis itiraf üzerine yaptığı kazıda parayı eksiksiz olarak ele geçirdi. Daha fazlası için www.chip.com.tr sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Arama motorlarında Top 10!

Ağustos ayının arama motoru kullanım oranları açıklandı: Google artık Bing'den korkmaya başlayabilir Microsoft'un yeni arama motoru Bing yüzde 10'lük pazar payına ulaştı. Nielsen raporuna göre Bing, Amerika'nın en hızlı büyüyen arama motoru. Ağustos ayında Bing'de yapılan arama sayısı 1.1 milyar oldu ve Temmuz ayına göre yüzde 22.1'lik bir artış kaydetti. Böylece Microsoft'un arama pazarındaki payı yüzde 10.7'ye yükseldi. Araştırmalar Microsoft Live Search'ün yerini Bing aldığından beri, Microsoft'un arama pazarındaki payının yükselişte olduğunu gösteriyor. Yeni "Visual Search" özelliğinin de Bing'in Pazar payının artışında önemli bir rol oynaması bekleniyor. Google ise yüzde 64.6'lık payıyla tahtını koruyor. Ağustos ayında 7 milyar arama ile Temmuz ayına göre yüzde 2.6'lık bir yükseliş yaşadı. Yahoo ise 1.7 milyar aramayla geçen aya göre yüzde 4.2'lik bir düşüşle karşılaştı ve Pazar payı yüzde 16 oldu. Diğer oyuncular arasında AOL Search 333 milyon aramayla dördüncü, Ask.com 186 milyon aramayla beşinci oldu. Haberimizin devamında Amerika'nın Top10'unu görebilirsiniz... Amerika'nın en iyi 10 arama motoru Bir ay zarfında en büyük artışı Bing kaydetmiş durumda. Sol sütunda Ağustos ayı arama rakamları, ortada aylık büyüme oranı ve sağ sütunda ise arama motorlarının pastadaki payını görüyorsunuz. Daha fazlası için www.chip.com.tr sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Sanal alemde hız sınırı 300 Mbps

Son dönemde hafif ve ince formlu netbook (mini laptop) serisinin hızlı yükselişiyle birlikte öne çıkan Wi-Fi teknolojisi, kabul edilen yeni bir standartla birlikte hız ve kapsam alanını önemli oranda artıracak. Yeni nesil bu teknoloji 802.11n olarak adlandırılıyor. Uluslararası standart olarak kabul edilen bu teknoloji üzerinde 2002’den bu yana üzerinde çalışılıyor. Bu yeni kararla birlikte 802.11n, artık elektronik üreticileri tarafından da garantili olarak tüketicilere sunulacak. Şu anda yaygın olarak kullanılan 802.11g üzerinden Wi-Fi bağlantısıyla 54 Mbps hızda internet bağlantısı kurulurken, 802.11n’le birlikte buradaki rakam 200 Mbps’a kadar çıkacak. Kapsama alanı tarafında da 90 metrelik kapalı alanda hızlı internet erişimi sağlanacak. Bu rakam bir önceki teknolojinin iki katı mesafeye işaret ediyor. Şükrü Andaç milliyet

Ucuz laptop pazarını koklayan dev

Ekim ayında Windows 7 adlı işletim sistemini satışa çıkaracak olan yazılım devi Microsoft, bugüne kadar sırtını döndüğü-ağırlığını koymadığı Netbook (basit özelliklere sahip ucuz, hafif laptop) serisinde rakiplerine meydan okumaya hazırlanıyor. Windows 7’nin “starter” (giriş seviyesi) adlı versiyonunu Netbook serisi için piyasa çıkaracak olan firma böylece açık tabanlı işletim sistemlerine ciddi rakip olacak. Moblin 2, Ubuntu Netbook Remix ve Google’un Android platformuna pazarı bırakmak istemeyen Microsoft, basit serideki yeni işletim sisteminde birçok yeni özelliği bulunduracak. Vista ve Windows 7 güçlü sistemlere ihtiyaç duyduğundan, basit özelliklere sahip Netbook serisinde tercih edilmiyor. Microsoft, 22 Ekim’de New York’ta yapacağı dünya lansmanıyla Windows 7’yi piyasaya çıkaracak. Şükrü Andaç milliyet

Dedikodusu bile güzel! Apple ‘tablet PC’

Apple’ın uzun zamandan bu yana üzerinde çalıştığı ‘tablet PC’, teknoloji çevrelerinde şimdiden efsane oldu. Tek ekrandan oluşan dokunmatik laptop, bir aksilik olmazsa 2010’un ilk aylarında geliyor ABD’li teknoloji devi Apple önce cep telefonu iPhone, ardından da ince laptop serisi Macbook Air’le teknoloji dünyasında estirdiği yenilik rüzgârını kesmemek için ‘tablet PC’ üzerindeki çalışmalara hız verdi. Geçen hafta Tayvan’da yayımlanan bir haber, ürünle ilgili sır gibi saklanan birçok detayı ortaya çıkardı. Ürün geliştirmede Apple’la donanım (teknik parça) tarafında sıkı ilişki içinde olan Tayvanlı teknoloji endüstrisi kaynakları, Apple’ın yeni nesil tablet PC’sinin bu yılın aralık ayında dağıtımına başlanacağını, Ocak 2010’da da tüketicilerle buluşacağını bildiriyor. 3G yüklü, pili kuvvetli Tablet PC’nin birçok parçasının Tayvan’da geliştirildiğini belirten sektör kaynakları, yeni model ürünün 9.6 inç boyutunda ekrana sahip olacağını belirtiyor. Üzerinde klavye-tuş takımı olmayan tablet PC, iPhone benzeri bir yöntemle dokunmatik ekran yardımıyla sanal klavye uygulamasıyla birlikte gelecek. Endüstri kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Apple Tablet’in özellikleri şöyle olacak: Çoklu dokunmatik ekran (iPhone’da kullanılan teknoloji), yüksek hızda internet erişimi için Wi-Fi ile 3G teknolojisi, yeni nesil işlemci sayesinde piyasadaki laptop modellerine göre çok daha uzun batarya ömrü. Ürünün fiyatının da 800 dolarla, 1.000 dolar aralığında olacağı bildiriliyor. Haberde yer alan diğer bilgiler arasıda şu noktalar öne çıkıyor: Apple’ın yeni modeli için Tayvanlı iki şirket olan Simplo Technology-DynaPack birlikteliği 300 bin adetlik yeni nesil batarya siparişi aldı. Bununla birlikte kablo, ekran ve panel tarafında da Tayvanlı şirketlerle el sıkışıldı. Teknoloji dünyası merakla bekliyor Apple’ın tablet PC modelinin sahip olacağı özellikler uzun süreden bu yana teknoloji dünyasında büyük merak konusu. Tabii ki şirketin kurucu CEO’su Steve Jobs’un bu projenin direkt içinde oluşu, tablet PC’yle ilgili beklentilerin yukarı çekilmesine neden oluyor. Aslında bu ürünün çok daha önce piyasaya çıkması bekleniyordu. Ancak bir yandan Jobs’un hastalığıyla ilgili yaşanan tedavi süreci diğer taraftan da başta batarya süresi olmak üzere üründe istenilen seviyeye gelinmemesi, çıkış tarihinin uzamasının önünü açtı. Apple’ın tableti 2010’u bekliyor 9.6 inç ekran dokunmatik ekran Wi-Fi ile 3G Uzun batarya ömrü İnce formlu metal kasa Çıkış tarihi Ocak 2010 Fiyatı 1.000 doları aşmayacak

İsrail sivrisinek ile istihbarat toplayacak

İsrail, 500 gram ağırlığında, elle atılan bir insansız hava aracı üretti İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii, 500 gram ağırlığında, elle atılan bir insansız hava aracı üretti. “Sivrisinek” adı verilen insansız hava aracı, alanda istihbarat toplama amacıyla muharebe birliklerince kullanılmak üzere Savunma Bakanlığı ile ortaklaşa geliştirildi. Rüzgâra da dayanıklı Sadece yarım kiloluk ağırlığıyla Sivrisinek’in, şimdiye kadar geliştirilen mikro sınıf insansız hava araçlarının hemen hemen yarısı kadar ağırlığı olduğu bildirildi. Hürriyet'in haberine göre, iki kilometrelik bir menzile sahip olan araç, 40 dakika kadar havada kalma özelliğine sahip ve yaklaşık 45 kilometre hızındaki rüzgara bile dayanabiliyor. Minyatür bir kamerayla donatılan hava aracı, atıldığı yerden kullanıcılarınca yönlendirilebiliyor. Zırhlı araçtan fırlatma Sivrisinek’in avantajının boyutu ve ağırlığı ile sınırlı olmadığı, balıkçı zıpkınlarından esinlenilerek geliştirildiği belirtildi. İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii yetkililerine göre, zıpkın tasarımı, güvenilir ve küçük olmasının yanı sıra özellikle zırhlı araçların içinden, küçük pencerelerden ve hareket halindeki araçlardan hızla fırlatılmaya uygun. İki mikro ölçüdeki insansız hava aracının, komuta ve kontrol mekanizması ve iletişim cihazının tek bir çanta içine sığabilecek boyutta olduğu da kaydedildi. İlk tasarım çalışmaları 2005 yılında başlayan bu insansız hava aracı, Havacılık ve Uzay Sanayii’nin yeni ürünlerini tanıttığı eylül ayı başındaki Latrun Konferansı sırasında gösterildi. habertürk

Nintendo fiyat indiriyor

Nintendo firması, Japonya'daki satış fiyatını 1 Ekim itibarıyla yüzde 20 indirerek, 220 ABD Doları'na çekecek Dünyanın en çok kullanılan oyun konsolu Nintendo, fiyatını indirme kararı aldı. Nintendo'nun dünya genelindeki satışı 50 milyona ulaştı. Japonya'da kurulan Nintendo, dünyanın en büyük oyun konsolu ve oyun geliştiricisi firmalarından biri olarak kabul ediliyor. 1980'li yıllardan beri bu alanda var olan firmanın en bilinen oyun konsolları NES, SNES, Nintendo 64 , Nintendo DS , Gamecube ve Wii olarak sarılanıyor. Nintendo, bunun dışında Gameboy, Gameboy Color, Gameboy Advance ve Nintendo DS gibi el konsolları da üretiyor. Nintendo'nun Pokemon, Zelda, Mario, Ice Climbers, Captain Falcon gibi karekterleri de bulunuyor. AA

İTÜ uzaydan yayına geçti

Ağırlığı 1 kilodan az olan küp uydu, saniyede 7.5 kilometre hız yapacak. Dünya'nın çevresini 90 dakikada dönüp kıtasal fotoğraf çekecek İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uzay Mühendisliği Bölümü tarafından Türkiye’de üretilen ilk uydu olan “İTÜpSAT1” uzaydaki yörüngesine yerleşti. Böylece Türkiye ilk defa kendi imkanlarını kullanarak uydu haberleşme projesini başarmış oldu.Türkiye saatiyle 09.21’de Hindistan Uzay Araştırmaları Kurumu (ISRO) tarafından Sriharikota Kenti’nden PSLV C-14 roketi ile uzaya fırlatılan İTÜpSAT1, yine Türkiye saati ile 09.41’de yerden 720 kilometre yüksekteki yörüngesine ulaştı. İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fevzi Ünal, çok heyecanlı olduklarını dile getirirken, Türkiye’de üretilen ilk uydu olan İTÜpSAT1’in dünyadan 750 kilometre uzaklıktaki kutupsal yörüngede yerini aldığını aktardı. Küp şeklindeki uydu, yörüngesinde saniyede yaklaşık 7.5 kilometre yol alarak dünyayı yaklaşık 90 dakikada bir dönecek ve dünyanın kıtasal fotoğraflarını çekecek. Türkiye uydusuna ek olarak Hindistan tarafından üretilen Oceansat-2 uydusu yanında 4 Alman ve 1 İsviçre uydusunu da yörüngeye götüren PSLV C-14 roketinin fırlatılışı, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nden canlı izlendi. Türkiye’nin prestiji İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nde yüksek lisans öğrencileri tarafından yapılan küp şeklinde 1 kilogramdan düşük ağırlıktaki İTÜpSAT1 adlı uydu hakkında İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Fevzi Ünal’ın bu konuda verdiği bilgiler şöyle: “TÜBİTAK tarafından desteklenen ‘Piko Uydu Tasarımı Projesi’ kapsamında öğrenciler tarafından kenarları 10’ar santimetre olan küp şeklinde bir uydu yapıldı. Üzerindeki düşük çözünürlüklü kamera ile kaydettiği görüntüleri üniversitedeki laboratuvara gönderecek. Uzaydaki yerini alan bu uydu sadece üniversitemiz için değil, Türkiye için de çok prestijli bir görevi yerine getirecek. Öğrencilerin yapmış olması bakımından bu uydu Türkiye için bir ilktir.” Sırada nano uydu var İTÜ Uzay Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan da, proje hakkında şu bilgileri verdi: “Uluslararası Küpsat Projesi’ne 2005’te dahil olduk. Projenin amacı, Kaliforniya Politeknik Üniversitesi ve Stanford Üniversitesi önderliğinde özellikle öğrencilerin uzaya yönelik deneyimlerini gerçekleştirmeleri. Bugüne kadar çeşitli ülkelerden üniversite öğrencileri tarafından onlarca uydu uzaya gönderildi. Bu tür uyduların ömürleri genellikle 6 ay. Ancak ekonomik olması için teknoloji artık küçük uydulara kaymaya başladı. Sonraki amacımız küp şeklinde nano bir uydu yapmak.” Altyapısına 1.4 milyon dolar harcandı Prof. Fevzi Ünal’ın verdiği bilgilere göre, planlamasına 3 yıl önce başlanan uydunun yapımı 150 bin dolar, fırlatılması 60 bin Euro (89 dolar) ve roket fırlatma ile uydu altyapısı 1 milyon Euro’ya (1 milyon 482 bin dolar) mal oldu. TÜBİTAK 1001 programı tarafından da desteklenen proje bütçesi önemli bölümünün İTÜ tarafından sağlandığı belirtildi. Her 1-2 saatte bir Türkiye üzerinde olacak * İTÜpSAT1’in üst kısmı altın kaplamalı alüminyumdan oluşuyor. Güneş enerjisinden pillerini şarj edebilmesi için etrafından güneş paneli bulunuyor. Uydunun en alt katında bilgisayar sistemi, onun üstünde güç, en üstte görev yükü bulunuyor. * Uydu bir VGA kameraya sahip. Bu sayede kıtasal ölçekte fotoğraf çekilebilecek. Bu resimleri İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nde proje ekibi tarafından kurulan yer istasyonuna iletecek. * Sıcaklık, ivmelenme ve diğer bilgiler de düzenli olarak aktarılacak. Uydu, Türkiye üzerinden geçerken, bağlantı kurulacak. * Uydu yörüngesine oturduktan sonra 1-2 saatte bir Türkiye’nin etrafında tur atacak ve günde 4-5 kez iletişim kurulacak. Her iletişim süresi ortalama 10’ar dakika olacak. habertürk

Sanal korsanlıktan kurtulmanın formülü

İnternet kullanıcısı olup da 'yasadışı faaliyette' bulunmayan yoktur. Çoktan bir 'korsan'a dönüşmüş olabilirsiniz İnternet kullanıcısı olup da internet üzerinden ‘yasadışı faaliyette’ bulunmayan yoktur. Telif hakkıyla korunan bir fotoğrafı bir sunumda kullanmak üzere kopyalayıp, çoğaltılması istenmeyen bir şarkıyı bilgisayarınıza indirerek ya da internette okuduğunuz bir makaleden atıfta bulunmadan alıntı yaparak telif hakkı kanunu dâhilinde çoktan bir ‘korsan’a dönüşmüş olabilirsiniz! Radikal gazetesinin haberine göre YouTube, 3G, Facebook ve benzeri uygulamaların kullanımının günlük rutine dönüştüğü ‘bedava indirme’ çağında, ‘paylaştıkça çoğalır’ nitelikteki bilginin daha çok insana ulaşımında tüm teknoloji hizmete hazır. Fakat bir o kadar keskin telif hakkı yasaları bunu engelliyor ya da kullanıcıdan bir korsan yaratıyor. Hem eser sahibi hem internet kullanıcısı herkes, bu yasaların günümüze uymadığı, değiştirilmesi gerektiği konusunda hemfikir. Ama bunun yerini hangi sistemin alacağı tartışmalı. Eser kime ait? ‘Bilgiye kısıtlanmadan erişmek en doğal hakkımız’ diyen kullanıcılarla eser sahipleri arasındaki çatışma, yeni bir fikri mülkiyet anlayışının tartışılmasını sağladı. Ve bu noktada ‘Eser halka mı aittir, yaratıcısına mı?’ sorusu tekrar sorulur hale geldi. Bu yeni fikri mülkiyet ideolojisinden beslenip başarı elde eden Korsan Parti (Piratpartiet), ilk olarak İsveç’te ortaya çıktı ve oradan birçok ülkeye yayıldı. Öyle ki, telif hakları yasalarını temelden değiştirmeyi vaat eden, bilgiye internetten ücretsiz erişim talep eden bu siyasi parti İsveç’te Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yüzde 7.1’lik bir oy aldı. Ve aslında bu talebe yanıt arayanların ne denli kalabalık bir kitle olduğu kanıtlanmış oldu. Telif hakları kanunu ‘Copyright’a taban tabana zıt olan ‘Copyleft’ de insanlığın birikiminin herkesçe paylaşılmasını savunan bir uygulama. Ancak eser sahibinin tüm haklarını bir kenara bıraktığı bu uygulamaya da bazı yaratıcılar sıcak bakmıyor. Orta noktayı bulacak akım Şimdilerdeyse ‘Copyright’ ile ‘Copyleft’i uzlaştıracak bir sistem dünyaya yayılıyor: Creative Commons. 2006’dan beri birçok ülkede kullanılmaya başlanan bu lisanslama sistemini Türkiye’de de yaygınlaştırmak amacıyla Queensland Teknoloji Üniversitesi’nden Prof. Tom Cochrane, Avustralya’dan kalkıp Türkiye’ye, Özyeğin Üniversitesi’nde bir seminer vermeye geldi. Prof. Cochrane’den bu uzlaştırıcı sistemin detaylarını öğrendik. Creative Commons (CC) kâr amacı gütmeyen, telif hakları alanında esneklik sağlamak ve paylaşımı yaygınlaştırmak amacıyla kurulmuş bir düşünce hareketi. Bu sistemde, geleneksel telif hakkı yasaları hafifletilip internette özgürce bilgi paylaşımına olanak sağlanıyor. Eser sahiplerinin tüm hakları değil, bazı hakları saklı kalıyor, kullanıcılar ‘korsan’ diye etiketlenmekten kurtuluyor. Böylece kullanıcıyla eser yaratıcısı arasında orta yol bulunuyor. Cochrane, bu sebeple Creative Commons için en uygun kelimenin ‘uzlaşı’ olduğunu söylüyor. Creative Commons, eser sahibinin isteğine uygun olabilecek değişik lisans şartları temin ediyor. Bu lisanslardan birini alan kişi, ister ‘Eserin ilk sahibi belirtilecek ve ticari amaçla kullanılmayacak’ ibarelerini ekliyor, isterse ‘Adım saklı kalsın gerisi sizin’ deyip eserini ‘halka mal ediyor’. Kullanıcının kârı Kullanıcılar öncelikle bu lisansı taşıyan bir ürüne, bir bilgiye internetten rahatça ulaşırken ‘Yasadışı bir iş mi yapıyorum’ kaygısından kurtuluyor. Eserin altında görülen sembollerle hangi eseri hangi ölçüde ve hangi koşullarda kullanabileceğini anlamış oluyor. Telif hakları kanunundaysa bu detaylar, çoğunluk tarafından bilinmiyor. Prof. Cochrane, Creative Commons’ı Korsan Partisi’nin anlayışıyla aynı doğrultuda görmüyor. Cochrane’e göre CC politik bir duruş değil, sadece yasal bir lisans uygulamasından ibaret: “Eser sahibinin duruma daha hâkim olması ve kullanım şartlarını belirleyebilmesi ama bu şartların esnek olması açısından ideolojik bir çalışma gibi görünüyor. Ancak sadece telifle kullanıcı arasında bir uzlaşma alanı. Bu noktada Copyleft ve Korsan Parti anlayışından ayrılıyor.” Sistem en çok da akademik çalışmalar için kullanışlı. Çoğu kez ticari amaçla üretilmeyen bu çalışmalar CC lisansıyla paylaşılabilir hale gelince tüm dünyada diğer akademik çalışmaların ilerlemesine de katkı sağlayacak. Cochrane ve çalışma arkadaşları Avustralya’daki üniversitelerinde bu çalışmalara tüm dünyanın ulaşabileceği bir açık paylaşım sistemi kurmuşlar. Eser sahibinin adının belirtilmesi, ticari amaçla kullanılmaması gibi haklar korunurken üretilen bilgiler insanlığa sunuluyor. Cochrane, bu uygulamayla akademisyenlerin isimlerine yapılan atıflarda yüksek oranda artış olduğunu söylüyor. Kütüphane yoksulu Türkiye’de büyük yarar sağlayacak olan bu yeni sistem, henüz ülkemizde geçerli telif yasalarına uyarlanmış değil. 40 ülkede uygulanan bu lisanslarla ilgili çalışmalar Türkiye’de İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde yürütülüyor. Üye olmak için neler yapılmalı? Copyleft nedir? ‘Copyright’ (Telif hakkı) karşıtı hareket. Eser sahibinin kendi rızasıyla, haklarının bir kısmından ya da tamamından vazgeçmesi esasına dayanıyor. Genel anlamda fikri mülkiyet haklarının tamamen kaldırılmasını hedefliyor, bilgi erişimini en doğal hak olarak görüyor. CC sistemiyse Copyleft’ten farklı... CC lisansına nasıl sahip olunur? Şahısların lisans sahibi olabilmesi için ülkesinin Creative Commons’a üye olması gerekiyor. Ülkeler üyelik için CC Uluslararası Merkezi’ne başvurduktan sonra sistemi kendi ülke kanunlarına uyarlıyor. Bu uyarlama merkezce uygun bulunursa ülke sisteme kabul ediliyor. Eser sahipleri lisans için ülkelerindeki sorumlu birime başvuruyor. Başvurular internetten çok kısa sürede yapılıyor. Eser sahibinin seçebileceği CC lisans şartları neler? Eser sahibi eser üstünde hakkını belirlemek için temel dört şartın birini ya da birkaçını seçebiliyor: 1. Eserin ilk sahibinin belirtilmesi koşulu. 2. Eserin ticari amaçlı kullanılmaması koşulu. 3. Lisans modelinin korunması koşulu. 4. Eserin türevlerinin yaratılmaması koşulu... habertürk

Bu şirkette çalışanlar intihara sürekleniyor

Şok eden e-posta: "Bu akşam intihar etmeye karar verdim. Şirketteki yeni organizasyonu kabul etmiyorum" Fransa’nın 5’nci, dünyanın 71’nci şirketi olan France Telecom, intihar dalgasıyla sarsılıyor. 18 ayda çalışma şartlarını beğenmeyen 23 kişi intiharı seçti. Hürriyet gazetesinin haberine göre, ölümü seçen 32 yaşındaki Telecom görevlisi Stephanie’nin e-postanın ortaya çıkmasıyla intiharlar ülkenin en önemli gündem maddeleri arasına girdi. 11 Eylül 17.10’da Stephanie isimli operatörün babasına yolladığı e-posta şöyle: “İyi akşamlar baba. Bu sabah telefonla konuştuğumuzda, sesimin iyi gelmediğini söyledin. Haklısın. İntihar isteğim ağır basıyor. Bu akşam intihar etmeye karar verdim. Sakın ev sahibinden bana göz atmasını isteme. Çünkü evde değil, ofiste intihar edeceğim. Şefim bilmiyor ama şirkette intihar eden 23’üncü kişi olacağım. Zira servisteki yeniden yapılanmayı kabul etmiyorum. Ekip şefim değişti, ben neler olacağını bildiğim için ölmeyi tercih ediyorum.” SADECE ORGAN NAKİL KARTIMI GÖTÜRÜYORUM Stephani’nin e-postası şu sözlerle devam ediyor: “Çantamı, cep telefonumu ve anahtarımı büro masamın üzerine bırakıyorum. Beraberimde sadece organ nakli kartımı götürüyorum... Kedilerime yemek vermeyi unutma. Benden böyle bir mesaj aldığın için üzgünüm. Ancak beter vaziyetteyim. Seni seviyorum babacığım. Stephanie.” 40 bin kişi çıkarıldı Şimdi Fransa, 100 bini ülke içinde olmak üzere dünya üzerinde 187 bin kişiye iş imkanı sağlayan France Telecom’daki intihar dalgasının nedenini anlamaya çalışıyor. Sendikalara göre, bu intiharlar şirketin yeniden yapılanma planlarından kaynaklanıyor. France Telekom, birkaç yıl önce özelleştirildi. Ancak devletin hala yüzde 27’lik hissesi bulunuyor. Bu nedenle çözümün de devletten geleceği yönünde bir düşünce hakim. Şirket, 2002 yılından bu yana 40 bin kişiyi işten çıkardı. Küçülmenin çalışanlar üzerinde yarattığı stresin yanı sıra yönetimin, kişileri istifaya zorlamak için çalışma şartlarını zorlaştırdığına dair de iddialar bulunuyor. YENİDEN YAPILANMA ASKIYA ALINDI Hükümet ve France Telecom soruna çare ararken, bir intihar girişimi haberi de Troyes kentinden geldi. Gruptaki yeniden yapılanmayla ilgili tartışma sırasında daha az nitelikli bir göreve getirildiğini haberi alan 49 yaşındaki bir teknisyen, karnını bıçaklayarak intihar girişiminde bulundu. Ölüm dalgası üzerine yeniden yapılanma planını bir süreliğine askıya alan France Telecom Grubu İnsan Kaynakları Direktörü Olivier Barberot, intiharlara karşı tedbirlerin güçlendirileceğini ve bu çerçevede 20 bin yöneticiyi formasyona tabi tutarak psikolojisi zayıf olan çalışanların takibe alınacağını açıkladı. BAKANLIK OLAYA EL KOYDU Stephaneie’nin Paris’in 17’nci bölgesindeki France Telecom binasının 4’üncü katından atlayarak intihar etmesinin ardından Çalışma Bakanı Xavier Darcos, France Telecom Grubu Başkanı Didier Lombard ile bir araya gelerek, intihar salgınına çözüm bulunması yönünde bir çalışma yapılmasını talep etti. habertürk

Türkiye IT sektöründe geriledi

Türkiye global IT sektörü rekabetçilik endeksinde 8 basamak gerileyerek 46. sırada yer aldı Bilgi Teknolojileri (IT) Sektörü Rekabetçilik Analizi Araştırması'na göre Türkiye, global IT sektörü rekabetçilik endeksinde 8 basamak gerileyerek 46. sırada yer aldı. Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından Business Software Alliance'ın (BSA) sponsorluğunda bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen araştırma yayınlandı. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 66 ülkenin IT pazarının değerlendirildiği ''2009 IT Sektörü Rekabet Analizi Araştırması''na göre Türkiye, bir önceki yıla göre 8 basamak gerileyerek bu yıl 46. sırada yer aldı. Toplamda 100 üzerinden 33,8 puan alan Türkiye, alt kategoriler bazında en yüksek puanı 75,9 puanla genel iş ortamı kategorisinde alırken, en düşük puanı ise 3,5 puanla Ar-Ge ortamının geliştirilmesi kategorisinden elde etti. Yasal ortam kategorisinde 61 puan, IT sektörünün gelişiminin desteklenmesi kategorisinde 54,4 puan alan Türkiye, insan kaynakları kategorisinde ise 34,4 puanda kaldı. Türkiye'nin geliştirmesi gereken alanlar arasında 20,7 puan aldığı IT altyapısı ve 3,5 puan aldığı Ar-Ge geliştirme kategorileri yer alıyor. Araştırmada diğer öne çıkan sonuçlara göre, geniş bant ağları, IT sektöründe rekabetçilik için hayati önem taşıyan bir faktör. Fikri mülkiyet haklarının korunması da IT sektöründeki rekabetçilik açısından hala büyük önem taşıyor. ''AR-GE TÜRKİYE'NİN EN ÇOK GELİŞTİRMESİ GEREKEN ALANLARDAN BİRİ'' BSA Türkiye Genel Koordinatörü Elçim Barkay konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, bilişimde AR-GE ve insan kaynakları konularına ilişkin değerlendirme kriterlerinin değişmesinin, bu alanlarda alınan puanlarda düşüşe ve Türkiye'nin genel toplamda 8 sıra gerilemesine yol açtığını belirtti. Barkay, ''Her ne kadar bunun söz konusu metodoloji değişikliğinden kaynaklandığı söylenebilecek olsa da, Ar-Ge Türkiye'nin gerçekten de en çok geliştirmesi gereken alanlarından biri olarak öne çıkıyor'' dedi. Araştırmada, Türkiye'nin Avrupa'nın IT alanındaki 9. büyük insan kaynağı kapasitesine sahip olduğu ve diğer OECD ülkeleriyle kıyaslandığında yeni tekniklerin Türk sanayisinde çok daha kolay öğrenilip hayata geçirildiğinin de tespit edildiğine dikkati çeken Barkay şunları kaydetti. ''Bu da ülkemizde IT sektöründe doğru biçimde değerlendirilmesi gereken ciddi bir insan kaynağı potansiyeli bulunduğunu gösteriyor. Bu nedenle devletin, geleceğe yönelik çözümler üretme konusunda kilit önem taşıyan yenilikçiliği destekleyen politikaları teşvik etmesi gerektiği kanaatindeyiz. BSA, fikri mülkiyet hakları korumasını geliştirmek, siber güvenliği artırmak ve sağlam, güçlü ve yenilikçi bir IT sektörünü desteklemek için yüksek kaliteli işgücünü çekme ve projeler üretmek üzere gereken noktada katkı sağlamak üzere hazırdır.'' EIU Global Teknoloji Araştırma Bölümü Direktörü Deniz MacCauley de konuyla ilgili olarak, global bağlamda IT sektörünün, teknolojiye yönelik harcamalarda daralma olmasına karşın krizden oldukça iyi çıktığını ifade ederek, ''Sektörün üretimini destekleyici kısa vadeli çözümler geliştirmek ya da zor durumdaki BT üreticilerini desteklemek yerine siyasetçilerin sektörde uzun vadeli rekabetçiliği destekleyici temel faktörleri güçlendirmesi gerekir'' dedi. AA
 

About

,

Site Info

Not :Sitemizde yayınlan tüm yazılım oyun v.b. dosyaların hepsi denem sürümü veya demodur. sex filmleri

SemboLForum

adult2 cizgi film izlesitemap

Text

Net Eviniz Copyright © 2009 Community is Designed by Bie