08/31/07-Net Eviniz

31 Ağustos 2007 Cuma

The Mark

The Mark
Yükleyen	:	Turk Navy
Rar Şifresi	:	www.oyun-arsivi.com
Crack	:	Mevcut
Dosya Türü	:	ISO ( Sanal Sürücü )
Açabilmeniz için önerdiğimiz program	:	Alcohol %120 (Programa ulaşmak için tıklayınız)

RapidShare Linkleri
1 - http://www.protectlinks.com/6157
2 - http://www.protectlinks.com/6158
3 - http://www.protectlinks.com/6159
4 - http://www.protectlinks.com/6160
5 - http://www.protectlinks.com/6161
6 - http://www.protectlinks.com/6162
7 - http://www.protectlinks.com/6163
8 - http://www.protectlinks.com/6164
9 - http://www.protectlinks.com/6165
10 - http://www.protectlinks.com/6166
11 - http://www.protectlinks.com/6167

Oyun Hakkında

Platform: PC
Tür: Action
Multiplayer: Yok
Yayıncı: JoWood Productions
Yapımcı: T7 Games
Çıkış Tarihi: 2007 Ocak

Her şey ne kadar karmaşık değil mi? Teknolojinin artık hayatımızın en uç noktasına girmesinden sonra, artık hiçbir şey eskisi kadar basit, sade ve tekdüze olmayacak, olamayacak. Her yeni icat ile yeni teknolojilere ayak uydurmak ve iyi bir şekilde kavrayabilmemiz gerek. Hâlbuki eskiden böyle miydi? Her şey ne kadar sadeydi. Neredeyse her olay temel düzeydi. Tabii ki karanlık çağlardan bahsetmiyorum ama bu yaşadığımız hızlı ilerleme, aynı geçmişi de aynı hızla özlememizi sağlıyor. Bu genç yaşlarımıza rağmen...

Yukarıdaki paragrafta anlatılanlar doğal olarak oyunlar içinde geçerliydi, diyerek konuyu bağlıyorum. Artık neredeyse her oyuncu: "Nerede o 2D stratejiler, maceralar, RPG'ler?" demiyor mu? Artık hangi oyunda Mario'yu bitirdiğimiz kadar zevk alıyoruz. Belki bu bahsedilen heyecan çocukluk ile alakalıydı ama bunu kabullenmek istemiyor insan. Çünkü o zaman içinizdeki çocuğun öldüğünü düşünebiliyorsunuz. Belki bir oyun inceleme yazısı için duygusal bir giriş oldu, belki de olmadı. Yine neyse diyerek bu ikilemlerden kurtulalım ve oyunumuz olan The Mark'tan bahsedelim. The Mark, ilk satırlarımda da ipucu verdiğim gibi oldukça "sade" bir oyun. Ancak iyi mi kötü mü? Bunun cevabını kendiniz vereceksiniz. Hemen puanlamaya bakmayın, biraz sabredin.

Ne yapalım? Buldum... Hadi nükleer saldırı yapalım.

İlk önce oyunun senaryosundan bahsedelim: Zengin teröristler büyük bir eylem planlamaktadırlar. Ve bu eylemi çağımızın kâbusu nükleer füzelerle yapmayı istemektedirler. Irak kaynaklı bu terörist grubun hedefinde İngiltere'nin başkenti Londra vardır. Ancak füzelerin menzili bu kente erişemediğinden bir taşıyıcı gemiyle anlaşırlar. Ve onlara bir de yan görev verirler. Irak'ta görev alan ve birliklerinin göz bebeği olan Fletcher kardeşler bu bombanın imha yöntemlerini bilmektedirler. Bu yüzden en kısa zamanda yok edilmeleri gerekmektedir. Tabii bunun ödülü de bir hayli büyük olacaktır. Steve ve Sandy Fletcher, bu çok değerli bilgileri yüzünden tehlikede olduklarını henüz bilmeseler de, bu durum çok uzun sürmeyecek, Sandy terörist gruplar tarafından kaçırılacaktır. Ayrıca bu bombayı tek durdurulabilecek kişiyi birliği tehlikeye atmayarak; onu koruması için yine birliğin en iyi askerlerinden Austin Hawke'ı, Fletcher'ları koruması için olayların geliştiği bölgeye gönderecektir.

Oyunu henüz oynamayanların olduğunu düşünerek senaryo hakkında detaylı bilgiler vermesem de, hikâyeye dair umutlarınızı suya düşürebilirim. The Mark'ta bahsettiğim ana senaryo dışında başka pek bir senaryo yok. Yani hikâyenin oyun içerisinde dallanıp budaklanacağını sanmayın sakın. Hikâye basit ve belirli çerçevenin dışarısına çık(a)mıyor.

Vur patlasın, çal oynasın

Çoğu FPS tanıtımında olduğu gibi teknik özellikleri grafiklerden bahsederek açalım. Aslında tek cümle ile de özetlenebilir; Gothic III motoru... Durun hemen kaçmayın! Grafikler her ne kadar Gothic III koksa da onun kadar sorunlu değiller ama sorunsuz da değiller. Bazen felaket akıcı olan oyun, ortam değişince birden çakılıveriyor. Bu, oyunun grafiksel yönden tek hatası. Onun dışında pek fazla hata göze çarpmıyor. Peki, görsel yönden nasıl? Hemen cevaplayalım: Açıkçası The Mark temelde 2�3 sene öncesi FPS'lerin grafiğine sahip olup, üzerinde vernikleme çalışmaları yapılmış. Başka bir numarası yok. Gölgeler belirgin ve yumuşak, ateş etme efektleri o kadar yoğun ki, bu bazen görüşünüzü kapayarak, keskin nişan almanızı engelleyebiliyor. Ancak ve ancak The Mark'ta öyle bir karakter modellemeleri var ki, resmen Counter Strike 1.5'ten kalma. Günümüzde bu kadar basit modellemeler görmek beni derinden sarstı desem yalan olmaz.

Düşmanlarımızın zekâ seviyesi ilkokula yeni başlamış olan çocuklar kadar. Eminim, onların eline silah verseniz �Allah korusun- daha iyi iş çıkartırlar. Yapay zekâ, isabet konusunda fena sayılmaz ama bir insanın öncelikli hedefi karşısındakini öldürmek olunca, keklik gibi av oluyorlar. İnsan bir siper alır, temkinli davranır. İntihar komandoları ise oyuna, sanırım oyuncuyu güldürmek için konulmuş. Bir insanın hayatının son anlarını o yüz ifadesiyle geçirmesi çok yazık.

The Mark'ta sesler ise yine işi kotaramıyor. Hoparlörünüzden kulağınıza gelen titreşimler sizi hiçbir şekilde etkilemiyor. Oyundaki seslendirme var mı, yok mu belli değil. Yoldan geçen birisinden rica etmişler sanki yani dublajlarda profesyonellik kelimesi geçmiyor. Silah sesler ise "eh işte" denilebilir cinsten ama 1�2 silahın sesi aynı gibi geldi. Onu bile tam anlamıyla yapamamışlar, tebrik ediyoruz.

Silahımı verin bana

The Mark, cephane yönünden hiç cimri değil, bulabildikleri kadar silahı oyuna eklemişler. Bazukasından tutun, AK-47'sine kadar her çeşit silahı oyunda kullanabiliyoruz. Üstelik herhangi bir taşıma sınırı olmadan, yoldan bulduğumuz tüm silahları toplayarak, ayaklı cephane haline dönüşebiliyoruz.

The Mark'ta oynanabilir 2 karakter var. Oynayacağımız karakteri bölüm başlarında seçiyoruz ve oynuyoruz. Oyunda iki karakter bulununca çeşit olsun diye, bu karakterlere "özel yetenekler" eklenmiş. Austin Hawke duvarların arkasını görebilirken, Steve Fletcher zamanı yavaşlatabiliyor. Bu iki yetenek oyuna hiçbir ekstra getirmiyor. Sadece günümüzün modasına uyulmuş. Ne zamanı yavaşlatınca, ne de duvar arkalarına bakınca hiçbir ekstra efekt ortaya çıkmıyor. Sadelik...

Çoklu oyuncu tarafında ise yine çeşit bulmak mümkün. Deatmatch'ten, co-op moduna kadar birçok çoklu oyuncu modu bulunuyor. Ama maalesef oynayacak adam bulunmuyor. Tek başına harita gezmekten hoşlanıyorsanız, eğlenceli dakikalar sizi bekliyor demektir. Bir de son olarak oyunda �level editör� kondurulumuş. Bu modun amacı ise "Biz yapamadık, bari siz bir şeyler deneyin."

Kendim ettim kendim buldum

The Mark kesinlikle ticari amaçlarla yapılmış kötü bir oyun, insan halen bu şekil oyunların çıkabileceğine kendini inandıramıyor. Ama her gelişen sektörde olduğu gibi arada çürükler çıkıyor. Eğer şu sıralar oynayacak bir oyununuz yoksa bir bakın ya da durun, bakmayın! Bir Atilla Dorsay'lık yapıp ilk defa "almayın bu oyunu" diyelim (hımm, kararı ben verdim). Arşivinizi karıştırın, tadına doyamadığınız oyunlar mutlaka vardır. Onları oynayın, eski günleri anıp, nostaljinin sarı sayfalarında dolaşın. İyi oyunlar...

Devamı / Alıntı: TrGamer @ Engin Topçu

Counter Strike Source

Counter Strike Source
Yükleyen	:	Bay Fevzi/td]
Rar Şifresi	:	www.oyun-arsivi.com
Crack	:	Mevcut
Serial	:	BJ99-WT2W-IDEV-2XWP-GDEV
Dosya Türü	:	ISO ( Sanal Sürücü )
Açabilmeniz için önerdiğimiz program	:	Alcohol %120 (Programa ulaşmak için tıklayınız)

RapidShare Linkleri
http://rapidshare.com/files/14463176/Source_-_www.oyun-arsivi.com.part1.rar
http://rapidshare.com/files/14464067/Source_-_www.oyun-arsivi.com.part2.rar
http://rapidshare.com/files/14465003/Source_-_www.oyun-arsivi.com.part3.rar
http://rapidshare.com/files/14465996/Source_-_www.oyun-arsivi.com.part4.rar
http://rapidshare.com/files/14466791/Source_-_www.oyun-arsivi.com.part5.rar

Sistem Gereksinimleri

Minimum:
1.2 GHz İşlemci, 256MB RAM, DirectX 7 seviye grafik kartı, Windows 2000/XP/ME/98, Fare, Klavye, Internet Bağlantısı

Tavsiye Edilen:
2.4 GHz İşlemci, 512MB RAM, DirectX 9 seviye grafik kartı, Windows 2000/XP, Fare, Klavye, Internet Bağlantısı

True Crime: New York City

True Crime: New York City
Yükleyen	:	Turk Navy
Rar Şifresi	:	www.oyun-arsivi.com
Crack	:	Mevcut
Dosya Türü	:	ISO ( Sanal Sürücü )
Açabilmeniz için önerdiğimiz program	:	Alcohol %120 (Programa ulaşmak için tıklayınız)

Oyun Hakkında

Platform: PC
Tür: Action
Multiplayer: Yok
Yayıncı: Activision
Yapımcı: LuxoFlux
Çıkış Tarihi: 2006 Mart
Min. Sistem:
Windows XP, 1.5 Ghz işlemci, 256 MB RAM, 64 MB Ekran Kartı, 2.7 GB HDD Alanı, 8x CD ROM

-Babam öldü. Ne yapmalıyım? Hemen polis olayım.
Oyunun klişelik sınırlarını zorlayan bir senaryosu var. Ancak öyle olsa bile bunu artıya çevirebilen birçok oyun gördük. Özellikle Max Payne serisinin bu tür oyunların öncüsü olduğunu söyleyebiliriz. Ne yazık ki True Crime 2 bunu başaramıyor. Konu olarak önceleri asi takılan ve yasa dışı işlere bulaşan elemanımızın babasının cinayeti üzerine polis oluşunu işliyoruz. Ama True Crime 2 bu hikâyeyi oyunun geneline dağıtmamış. Sadece ilk bölümde karakterimizi yasa dışı takılırken görüyoruz. İkinci bölümde uyduruk bir training'in ardından direk polis oluveriyoruz. Geriye zaten hikâye namına bir şey yok. Belki True Crime 2 senaryo akışı konusunda ön plana çıksaydı şuan bulunduğu konumun çok üzerinde olurdu. Zaten Max Payne'leri çok özledik. Aynı tadı verebilen bir oyun her zaman kabul görecektir. Sonuç olarak True Crime 2 sahip olduğu klişe konuyu bile adam gibi bizlere aktaramıyor. Oyun yarıdan sonra falan polislik konusunda seçimleri bize bıraksa şu son moda light side-dark side olayına biz karar versek daha baştan bitik True Crime oynanabilir bir oyun olabilirdi. Ama yok yaa. Sanırım fazla büyük konuşuyorum...

Devamı / Alıntı: TrGamer_Ateş C. Yeşilleten

Call Of Juarez

Call Of Juarez
Rar Şifresi	:	www.oyun-arsivi.com
Crack	:	Mevcut
Dosya Türü	:	ISO ( Sanal Sürücü )
Açabilmeniz için önerdiğimiz program	:	Alcohol %120 (Programa ulaşmak için tıklayınız)

Oyun Hakkında

Amerika'da geride bıraktığımız yüzyılda özellikle film sektöründe sıkça yer bulan bir konu vardır kendine. Dikkat çekici, etkileyici ve insanları sürükleyip götüren bir konu. Aslında kullanılan bu konular gerçek hayattan ve gerçek mekanlardan esinlenerek oluşturulmuştur. Çok ilginç bir yaşantının sürüp gittiği adeta sürekli gelişen dünyada, genel hukuk kurallarına uyum göstermekte olan dünyaya karşı aksine kendi kanunlarıyla ayakta kalmaya çalışan bir yerdir orası. Farklı insanlar, farklı inançlar ve farklı yaşam biçimlerinin harmanı olan bir yer. Her ne kadar kanun koruyucalar dahi olsa, onların bile kuralları yerine getirme biçimleri çok farklı olan bi yer. Tabii ki vahşi batıdan bahsediyorum.

Vahşi batıda kanunları silahlar belirler ve silahı hızlı çeken kendi kanununa göre hareket eder bir bakıma. Şerifler her ne kadar kanun koruyucuları da olsalar, yeri geldiğinde onlarda silahlarla kendi kanunlarını koymak zorunda kalırlar.(tabii ki bütün bunlar, Hollywood'un bize empoze ettiği bilgiler) İşte bu kadar ilginç ve kaliteli bir konu her nedense yıllardır oyun yapımcılarının gözünden hep kaçtı. Adına o kadar az oyun yapıldı ki, neredeyse hiç yok desek haksızlık etmiş olmayız. Her ne kadar çok belli edilmese de, birçok oyuncu için bu tema çok dikkat çekici ve istek uyandırıcıdır. İşte Call of Juarez tam bu noktada oyunseverlerin imdadına yetişiyor. Oyun severlere vahşi batıyı oynama, o havayı soluma ve o heyecanı yaşama fırsatını veriyor Call of Juarez.

Hikayemi Dinlemek İster misin ?

Hırslı bir genç olan Billy üvey babasıyla girdiği büyük bir tartışmanın ardından aile çiftliğini terketmiştir. Üvey babası ona adam olmayı öğren diye kızmış ve evden kovmuştur aslında. Annesi ona hiç bir zaman gerçek babasının kim olduğunu söylememişti. Soyadını dahi bilmiyordu Billy. 2 yıl boyunca Amerika'yı enine boyuna gezip, aylak aylak dolaşan Billy, sonunda evine dönme kararı almıştı. Kasabaya geri döndüğünde onu pek hoş karşılamamışlardı. Pek güvenilir biri olarak görmüyorlardı Billy'yi. Kasabanın girişindeki köprüde onu karşılayan Şerif, silahını vermeden geçemeyeceğini söyleyerek adeta Billy'yi ateşin içine atıyordu. Buralarda silahsız olmak tam bir ahmaklıktı ve silahını verdiği Şerifte aynı şeyi söylemişti ona silahı aldıktan sonra. Ahmak Billy. Artık kasabasındaydı. Etraftaki insanlar pür dikkat ona bakıyorlardı. Dönmüş demek, artık geri gelmiş diye fısıldaşıyorlardı. Aralarında Billy'yi gördüklerine sevinenlerde vardı.(Belki babasının veya ailesinin dostlarıydı bu sevineneler) Kasabada tehlikeli tipler ise Billy'ye kötü kötü bakıyorlardı. Zaten tehlikeli olmayan kim vardı ki. Tam salonun karşısından geçerken içeriden ona eski arkadaşı Suzzy seslendi. Suzzy salonda hayat kadınlığı yapmaktaydı. İçeri girmesine izin verilmedi Billy'nin. Para yoksa kadında yok diye terslenmişti. Fakat Billy onu mutlaka görmeliydi ve binaya tırmanıp camdan içeri girdi. Suzzy Billy'yi gördüğüne gerçekten şaşırmıştı. Hasret gidermekteydiler ki tam o anda odaya adamlar girdiler ve buraya nasıl girdin diyerek Billy'ye saldırdılar. Billy kendini camdan aşşağı atarak kurtardı ve gizlenerek kaçmaya başladı. Bütün kasaba yaptığı şeyi duymuş ve Billy'yi aramaya koyulmuştu.

Oradan kaçan Billy eve gidip annesini görmek istemektedir artık. Büyük bir heyecanla evine giden Billy evine döndüğünde annesinin ve üvey babasının cesediyle karşılaşır. Bu çok korkunç bir durumdur onun için. Çok sevdiği annesi ve üvey babası ölü yatmaktadır. Aslında çiftliğe doğru giderken silah seslerini duymuştu fakat buna pek ihtimal vermiyordu. Silah seslerini duyan bir tek o değildi. Çevredeki insanlar Billy'nin üvey babasının abisine haber ulaştırmışlardı. Bu Billy'nin üvey amcası olan Reverend Ray'di. Ray kasabada rahipti fakat buna rağmen çok eski bir silahşördü. Silahta üstüne kimse yoktu. 20 yıldır ne kan dökmüş ne de eline silah almıştı. Bu haberi duyunca adeta şok oldu. Koşarak çiftliğe gitti. Çılgına dönmüştü adeta. Çiftlikte kardeşinin ve eşinin cesetleriyle karşılaştı ve cesetlerin başında eli kanlı biri. "Aman Allah'ım, o da kim" dedi.. "Billy, Billy sen demek. Nasıl yaparsın bunu" diye haykırdı adeta. Billy'de şaşırmıştı açıkçası bu duruma , ne diyeceğini bilemedi, kaçmayı tercih etti.Duvardaki kanla yazılmış Call of Juarez (Juarez'in Çağrısı) yazısı bir çok şeyi açıklıyordu aslında.Billy'de görmüştü bu yazıyı. Meksika asıllı olan annesi henüz 1'5 yaşındayken bir madalyon vermiş ve büyüdüğünde bu madalyonu ne olursa olsun sakla diye tembih etmişti. Bir hazinenin anahtarıydı bu madalyon. .Billy bunun ardından kaçmaya başlamıştı. Ray'se "adi katil, alçak, ne yaptın sen" diyerek kovalamaya başlamıştı Billy'yi. Billy Juarez adlı alçağın ve hazinenin peşinde Ray ise öldürmek için Billy'nin peşindeydi artık...

Alıntı / Devamı: TrGamer @ Ahmet Yıldız

Görüntüler

Resimleri Büyütmek İçin Tıklayınız...

Starship Troopers

Starship Troopers
Yükleyen	:	Turk Navy
Rar Şifresi	:	www.oyun-arsivi.com
Crack	:	Mevcut
Dosya Türü	:	ISO ( Sanal Sürücü )
Açabilmeniz için önerdiğimiz program	:	Alcohol %120 (Programa ulaşmak için tıklayınız)

No-CD: http://rapidshare.com/files/26044253/StarshipTroopersv1.0NoCDEng.zip

Oyun Hakkında

Resmi sitesi: http://www.starshiptroopersgame.com
YAPIMCI Strangelite Studio
YAYINCI Empire Interactive
TÜRÜ Aksiyon
ÇOKLU OYUNCU Yok

Ön İnceleme

Bilmem hatırlar mısınız, birkaç yıl önce uzaylıların(böcek diyelim) dünyayı istila edişini anlatan Starship Troopers adında bir film vizyona girmişti. İzleyenler bilir, aslında sıradan bir film olmasına karşın, garip bir şekilde kendini tekrar izlettirmeyi başarıyor ve insanı sıkmıyordu. Robert Heinlen�in kitabından esinlenilen filme, sahip olduğu konuyla bir oyun yapılması da oldukça uygundu. Bu vesileyle, 2 yıl sonra filmle aynı adı taşıyan bir strateji oyunu piyasaya sürüldü. Maalesef oyuncuların yüzünü pek güldüremeyen bu yapım, sıradan bir film oyununun ötesine geçemiyordu. Şimdi ise, Empire Interactive filmin hayranlarının isteklerini nihayet göz önüne aldı ve bir FPS yapmaya koyuldu.

Yaklaşık 1 yıldır oyunun üzerinde çalışan Empire Interactive, öyle bir grafik motoru geliştirmiş ki, 300�e yakın düşmanı aynı anda saldırırken görebilecek ve bu düşmanların her biri yapılan saldırıya karşı hareket edecek, kendilerini savunacaklar. Yayınlanan ekran görüntülerinden de görülebileceği üzere, Empire Interactive�in vaat ettiklerini oyunda görebileceğiz. Bu da demek oluyor ki, filmde izlediğimiz bir çok sahneyi bizde yaşayabileceğiz. Tabii, böyle büyük bir özellik, akıllara oyunun nasıl bir sistem isteyeceğini de getiriyor, ama merak etmeyin; Empire Interactive�in bu kadar uzun süre oyun üzerinde çalışması, grafik motorununun optimizasyonunun en iyi şekilde olması için çalışmasından.

Bugs sir, millions of them!

Filmden iki yıl sonrasını konu alan oyunda, bazen tek başınıza dünyayı kurtarmak için savaşacak, bazen de takım arkadaşlarınızla omuz omuza yüzlerce böceğe karşı koyacaksınız. Bu gibi durumlarda, komutanız altındaki askerlerinize emir verebileceksiniz. Bu emir sisteminin nasıl olacağı belli değil, oyunu beklememiz gerekecek. Empire Interactive, sadece devasa alanlarda yüzlerce böceğe karşı koymanın da bizi sıkabileceğini düşünerek, iç mekanlarda da savaşacağımızı ve bu mekanların arasında, laboratuarlar, terkedilmiş, ıssız mağaralar bulunacak.

Tahmin edebileceğiniz üzere, düşmanlarımız böcekler olunca kullanacağımız silahlarda buna uygun olarak oldukça gelişmiş, son teknoloji ürünleri(!) olacak. Filmde de askerlerin kullandığı bu silahların hepsini, oyunda da bizzat biz kullanabileceğiz. Standart silahımız Morita Mark 2, aynı özelliklere ek olarak birde granade launcher�a sahip olan Morita Mark 2- Granade ve geleceğin shotgun�ı olmaya aday Mobile Infantry Tactical Assault Shotgun oyun boyunca sıkça kullanacağımız silahlar olacak.

Come on apes, who wants to live forever?

Oyun boyunca, hayatlarına son vereceğimiz böcekler, sadece tek bir çeşit olmayacak. Mide bulandırıcı görünüşleriyle karşımıza çıkacak bu 19 farklı yaratık arasında, kanatlara sahip olanları, üzerinize zehir salabilecek olanları da bulunuyor. Görünüşe bakılırsa, bu böcekler bizi bir hayli uğraştıracak, umarım Empire Interactive zorluk seviyesini dengeli tutmayı başarabilir.

Starship Troopers multiplayer bölümünde de oyuncularını tatmin edeceğe benziyor. Açıklamaya göre, oyunda 3 co-op, 3 deathmatch ve 3 team deathmatch level�ı multiplayer olarak oynanmaya hazır bulunacak. 8 kişiye kadar kendi takımımızı kurabilecek ve deathmach�lerde takımımızı üst sıraya hep birlikte çıkarabileceğiz.
Benim en merak ettiğim, acaba Empire Interactive�in single player bölümlerini, multiplayer şeklinde de oynayabilecek miyiz?

Service guarentees citizenship

Sıradan bir film oyunu olmamasını bekeldiğimiz Starship Troopers, umarız oyuncuların elinde patlamaz. Piyasaya sürülmesine yaklaşık 2 hafta gibi bir süre kalan oyun, şimdiden filmin hayranları tarafından beklenmeye başladı bile. Bizde, oyun piyasaya sürüldükten kısa bir süre sonra incelemesiyle huzurlarınızda olacağız.

Alıntı / Devamı: Merlin'in kazanı @ Can Sağlam

Sistem İhtiyacı

Recommended: 3.0ghz CPU, 1Gb RAM, GeForce 6800 or Radeon X800 [1024x768 with shadows], DirectX 9.0c, 600mb free hard drive space, Windows XP ONLY, DirectX compatible PCI soundcard.
Minimum: 2.0ghz CPU, 512mb RAM, GeForce FX5900 or Radeon 9800 [800x600 with shadows], DirectX 9.0c, 600mb free hard drive space, Windows XP ONLY.

Görüntüler

http://pc.gamezone.com/gamesell/screens/s24478.htm

Onimusha 3: Demon Siege

Onimusha 3 : Demon Siege
Yükleyen	:	uA.İbrayM
Rar Şifresi	:	www.oyun-arsivi.com
Crack	:	Gerek yok.
Serial	:	Gerek yok.
Dosya Türü	:	ISO ( Sanal Sürücü )
Açabilmeniz için önerdiğimiz program	:	Alcohol %120 (Programa ulaşmak için tıklayınız)

Oyun Hakkında

2004'ün Nisan-Mayıs aylarıydı, Onimusha 3 her zamanki gibi diğer oyunlar gibi ilk önce PS2'ye gelmişti. Artık yavaş yavaş sinirleniyordum. Yoksa bir PS2 mi almalıydım? Capcom ve Konami klasiklerini artık ben de hemen oynayabilirdim böylece. Ama PS3 haberleri ta o zamandan içime kurt düşürmüş, bekleyelim bakalım demiştim. İşte bekleye bekleye bu günlere geldik. Onimusha 3 de geldi ama 2 sene gecikmeyle neredeyse. Olsun geç olsun güç olmasın biz şimdi de oynarız. Warlords PC'ye geldiğinde hatırlıyorum da bayağı bir zaman geçmişti. 4 CD idi üstelik ve kontroller de berbattı, hayal kırıklığı yaşamıştım. Ama Onimusha 3 böyle olmayacaktı, nitekim olmadı da. Capcom'un Resident Evil serisinden sonra klasikleşmiş ve haklı olarak güzel oyunlarından biri de Onimusha 3. Gerek oynanabilirlik, gerek ilerleyiş olarak RE'ye çok benzetmişimdir hep. Ama Resident Evil 4'ü görünce insan dumur halleri içinde de kalmıyor değil. Capcom yap bir güzellik daha Resident Evil 4'ü de çevir PC'ye.

Evet, ufak bir sitemden sonra Warlords'un devamı sayılabilecek sinematik-aksiyon oyunumuz Onimusha 3'e geçebiliriz. Warlords oynayanlar hatırlayacaktır, Nobunaga denen bir şahsiyet vardı ve bu şeytansı dünyanın mirasçılarındandı. İşte üçüncü seride de tam Nobunaga'yı indirecekken geleceğe bir kapı açılır ve kendimizi 2004'ün Parisinde yaratıklarca istila edilmiş bir cehennemin ortasında buluveririz. Bu esnada karşımıza Jacques Blac çıkar. Kendisi Fransız polis teşkilatının cesur öncülerindendir aynı zaman da. Ama Samanosuke'nin başına gelenlerin aynısı Jacques de başına gelecektir. Ufak bir kargaşa esnasında bir geçit daha açılır ve Jacques de kendini 1582 Japonyasında buluverir. Artık ikisinin de tek bir amacı vardır; Nobunaga'nın terörüne son vermek.

Eğer daha önce bir Onimusha oynadıysanız hemen hemen her şey size aynı gelecektir. Kontroller yine alışılageldiği gibi. Ben gamepad ile oynamanızı tavsiye ediyorum, böylece kontroller PS2'den hiçbir farkı olmuyor. Kare ile saldırı, R1 ile hedefe kitlenebiliyor üçgen ile özel gücümüzü topluyoruz. Yine kılıçlardan hariç artık ok da kullanabiliyoruz, R1'e basılı tutup üçgene bastığımızda ok atabiliyoruz. Yine öldürdüğümüz düşmanların ruh güçlerini toplamak için daire tuşunu kullanıyoruz. Kontrolleri bu şekilde anlatıyorum çünkü oyunu gamepad ile oynaması daha zevkli. Topladığınız bu ruh güçleri zihin, silah ve büyü gücünüzden zırhınıza kadar herşeyi etkiliyor ve bu sayede dolan bar çubuklarınız ile özel büyü ve hareketleri yapabiliyorsunuz. Bu ruh güçleri de düşmanların seviyelerini belirliyor. Böylece açık renklerden koyu renklere doğru bulacağınız ruh güçleri sizin işinize daha çok yarıyor.

Oyunda birden fazla karakter ile oynayabiliyorsunuz. Samanosuke ve Jacques ile açılan boyut kapıları ile karakter değiştirmenizi sağlayan yardımcınız Ako bu işte size yardımcı oluyor. Yine polis kuvvetlerinin güzeli Michelle de karşılaşacağınız karakterler arasında. Oyun esnasında ilerledikçe hikayeye bağlı olarak bu boyut kapıları ile sık sık karşılaşacaksınız ve bulduğunuz eşya vs. birbirinize gönderebilecek ve hikayenin çözümünü hızlandırabileceksiniz. Yani bulduğunuz eşyalar sizin kapılardan ve belli yerlerden geçmenizi kolaylaştıracak. Örneğin Samanosuke'nin bulduğu bir eşya Jacques işine çok yarayabiliyor.

Oyunda bahsettiğim her iki karakterin de birbirinden farklı silahları var; Samanosuke'nin silahları kılıç, balta ve oktan oluşurken, Jacques'in silahları daha teknik oluyor. Elektrikli mızrak benzeri bir silah, buz gücü olan bir balyoz ve kırbaç. Her düşmanı öldürme stiliniz de düşmanların zayıflık ve güç durumuna göre farklı silahlar kullanmanızı sağlayacak.

Oyun boyunca sürekli farklı düşman ve Boss'lar ile karşılaşacaksınız. Oyun zaten tipik Onimusha geleneğini sürdüyor; yaratıkları öldür eşya ve güç topla, gücünü arttır, kapıları açmak için ipuçlarını çöz, küçük bulmacalar ve mini oyunları oyna gibi. Aslında her zaman konsol tarzı oyunlar eğlenceli gelmiştir bana. Onimusha 3 de pek sıkıntı vermiyor bana bu konuda.

Oyunun grafiklerinin, eğer düşük çözünürlükte oynarsanız, PS2'den hiçbir farkı yok. Ama PC'lere gelen her konsol oyunu gibi yüksek çözünürlük ve AA, AF gibi nimetlerden faydalanabiliyorsunuz. Oyunun 1600x1200'e kadar çözünürlük desteği var. Bu çözünürlükte her ne kadar grafikler miladını tamamlasa da kesinlikle oyunu oynamanız için fazlası ile yeterli olacaktır. Efektler oyunda güzel kullanılmış, büyü ve kılıçla yaptığınız hamlelerde gayet de hoş oluyor. Ama grafikler hiç kuşkusuz Punisher, Max Payne, Crime Life gibi oyunlardan aşağı kalır değil. Bu yüzden de oynanabilecek nitelikte. Onimusha ve Resident Evil fanatikleri grafiklere bakmayacaktır bile. Zaten oyunları oynamamızın tek sebebi grafikler değil. Önemli olan gerçek eğlenceyi bizlere yaşatabilmesi bana göre. Zaten öyle olmasa hala emülatörler ile Snes oynamazdık, pardon, oynamazdım Smiley

. Ya da çıkmadı mı şu PS2 emülatörü diye orda burada aramazdık.

Sesler oyun için gayet yeterli durumda. EAX, THX gibi yeni teknolojiler beklemez sanırım kimse de bu oyundan. Ama insan yeni oyunları gördükçe de doymak bilmiyor teknoloji konusunda.

Oyun için söylenecek son sözlere gelecek olursak; Güzel bir yemeğin ardından gelen çok hoş bir tatlı olabilir Onimusha 3 sizin için. Eğer Capcom oyunları sizin için her zaman güzel tercihlerden olduysa Onimusha 3 kaçırılmayacak bir oyun. Zaten oyuna başladıktan sonra neden bu tür güzellikleri geç oynuyoruz diye söylenip duracaksınız benim gibi. Oyunun en büyük esksiği de hiç kuşkusuz bu kadar uzun bir zaman sonra gelmesidir diyebiliriz ekranlarımıza. Dediğim gibi Resident Evil tarzı oyunlardan hoşlanıyor ve farklı tatlar arıyorsanız Onimusha 3 tam size göre bir oyun. Unutmadan, bir de küçük not ekleyelim; ünlü sinema oyuncusu Jean Reno da kontrol ettimiz karakterlerden biri, hayranlarına duyurulur Smiley

Oyunsuz kalmayın. İyi eğlenceler...

Bahadır Yaramış @ TrGamer

Görüntüler

Video

Kurulum [Önemli]

Öncelikle inen rar dosyalarımıza sağ tıklayıp klasöre çıkart diyoruz.Rar şifremiz www.oyun-arsivi.com . Sonra çıkarttığımız klasöre girdiğimizde 2 adet klasör var (0ni3_cD1 & 0ni3_cD2).Şimdi o klasörün olduğu windows gezgini penceremizi kapatıyoruz.Sağ alttan daemon tools simgesine sağ tıklayıp "Virutal CD/DVD rom" diyoruz sonra boş olan bir yapay diskimizi seçiyoruz ve gelen menüden mount image deyip iso dosyamızı göstereceğiz.Mount image dedikten sonra açılan pencerede rardan çıkardığımız klasördeki 0ni3_cD1 adlı klasörün içersine giriyoruz.Ancak orda dosyamız görünmüyorsa pencerenin alt kısmından dosya türü bölümünden "All Files (*_*)"'i seçiyoruz.Ve şimdi dosyamız göründü dosyamıza 2 kere tıklıyoruz ve normal kurulum işlemi başlıyor.cD2 içinde aynı yolu izliyoruz.Ve oyunumuzu normal olarak kuruyoruz.İyi oyunlar.

Area 51

Area 51
Yükleyen	:	Turk Navy
Rar Şifresi	:	www.oyun-arsivi.com
Crack	:	Mevcut
Dosya Türü	:	ISO ( Sanal Sürücü )
Açabilmeniz için önerdiğimiz program	:	Alcohol %120 (Programa ulaşmak için tıklayınız)

Oyun Hakkında

Platform: PC
Tür: Action
Multiplayer: Var
Yayıncı: Midway
Yapımcı: Inevitable Entertainment
Çıkış Tarihi: 2005 Haziran
Min. Sistem:
1.4GHz P4, 256MB RAM, 64MB 3D card, 3.0GB sabit disk alanı

İnsanoğlu var olduğu süre boyunca korku içinde yaşamaya mahkum geçirmiştir yüzyıllarını. Çok uzun yıllar öncesinden gelmiş olan bir alışkanlık olsa gerek, en fazla da bilinmeyene karşı merakla karışık bir korku duymuştur. Uzaylılar da böyle bir kavram, çoğu filmde ve kitapta uzaylılar genel olarak insanlar üzerinde deneyler yapacak kadar gelişmiş ve cani veya tam tersi olarak bir insanı çiğ çiğ yiyebilecek kadar ilkel olarak gösterilmiştir. Area 51'de hangi türden uzaylılar mı var? İnsanlar üzerinde deneyler yaparken bir yandan da onu yiyebilecek türden uzaylılar...

Area 51'de, yani 51. bölgede, günümüzde Amerika'nın yüksek teknolojiye sahip savaş oyuncaklarının yapıldığı bilinse de, bir diğer görüş Roswell'den bu yana Amerika'nın uzaylılar üzerinde orada deneyler yaptığı ve teknolojilerini çaldığı. Oyun'da X-files, Evolution gibi ünlü "uzaylı" film ve dizilerinden hatırlayacağımız David Duchovny'nin seslendirdiği Teğmen Nick Cross'u canlandırıyoruz. David Duchovny daha çok Nick Cross'un bölüm sonlarında "günün panaroması"nı çıkardığı monologlarda yer almış. Bunun dışında oyun içinde sesi bize çok eşlik etmiyor. Hikaye de, Area 51'de çıkan bilinmeyen bir sorun nedeniyle oluşan kaosun (Half-Life) içerine girip (Resident Evil ilk film) kaybolan bir araştırma ekbini bulmak üzere yollanın ikinci ekipteki (kısmen Doom 3, kısmen Resident Evil 2) bir askeri canlandırıyoruz. Zamanla bunun sıradan bir karışıklık değil bir uzaylı isyanı olduğunu keşfedecek ve Amerika ile ilgili akla gelebilecek hemen hemen her komplo teorisinin (İllumunati, Telepatlar vs...) bu gizli merkezde bulunduğunu fark edeceksiniz.

Doğrusunu söylemek gerekirse oyuna başlarken ciddi şüphelerim vardı. PC sürümünden erken çıkan X-box versiyonunun pek çok oyuncuyu canından bezdirdiğini duymuş, bunun sonucunda da oyunla ilgili büyük beklentilerimi rafa kaldırma kararı almıştım. Oyunu oynamaya başladıktan sonra bu endişelerimin yersiz olduğunu anladım; oynamaya başladığınız ilk andan itibaren Area 51'in üzerinde büyük emekler verilen bir oyun olduğunu anlıyorsunuz. Etrafınızda askerler sizden ilgisiz olarak etrafta günlük işleriyle ilgileniyorlar, bazıları oluşan karışıklığı temizlemeye çalışırken, birkaç asker de yaklaşan seslerden dolayı olsa gerek huzursuzca atış talimi yapıyorlar. Ve çevreyi gezmeyi bitirdikten sonra ilk görevimizi alıyoruz ve oyun başlıyor...

Oyuna ilk olarak bir takım ile başlasak da, zamanla bu üyeler teker teker öldürülüyor ve tek başınıza kalıyorsunuz. Derken çıkan bu isyanın basit bir kaza sonucu değil, illimunati topluluğuna kadar uzanan derin bir komplonun parçası olduğunu fark ediyoruz. Zaten sanırım Area 51 adı duyup da sayısız komplo ile karşılaşmamak komik olurdu. Tabii sadece önümüze çıkan uzaylıları kurşun yağmuruna tutarak ilerleseydik de oldukça saçma olurdu. Oyunun ilerleyen bölümlerinde Cross ısırılıyor (neden sağ bırakıldığı hakkında bir bilgi yok) ve yarı-uzaylı yarı-insan bir varlığa dönüşüyor. Bana göre bu oyunun en eğlenceli yeri olmuş, mutasyona uğramış haldeyken düşmanlarımızı tek vuruşta duvarlara çarpabiliyor ve insan halindeyken görülemeyecek detayları görebiliyoruz. Anlamsız çatışmalarda saklanacak siper aramak yerine aralarına girip hepsini yerden yere vurmak bambaşka bir zevk doğrusu.

Söylemem gerekir ki bu oyunun bir X-box çevirisi olduğu her halinden belli oluyor. Gerek kontroller gerekse grafikler bakımından oyun çağının oldukça gerisinden geliyor. Ama bunun da avantajları yok sayılmaz; sistem gereksinimleri benzer oyunlara göre oldukça düşük ve bunun yanında oyun türdeşlerine göre kesinlikle daha kolay. Grafiklerde konsol versiyonuna göre kısmı iyileşmeler (daha kaliteli kaplamalar, ve birkaç ek efekt) olsa da, günümüz oyunlarıyla yarışabilecek seviyede değil. Buna rağmen oyunun atmosferi oldukça ürkütücü ve sürükleyici. Oyunu oynadığınız süre boyunca, her an arkanızdan sizi ısırmaya hazır bir düşman veya bir asker bekler durumda oluyorsunuz. Grafikler olmasa da bölüm tasarımları hayli başarılı, sırf gizli belgeleri bulmak için bile küçük akrobasi numaraları yapmak ve basit bilmeceleri çözmek gerekiyor.

Alıntı / Devamı: TrGamer @ Ali Sezgin

Görüntüler

Resimleri Büyütmek İçin Tıklayınız...